ne olursan ol gel, ama çok uzun kalma

mevlevi tekkesi değil canım burası

23 Haziran 2015 Salı

BİR ERKEĞE VURULAN YÜZ AŞK DARBESİ (5.BÖLÜM)

SENİNLEYKEN, ÇOK YANLIZIM: SEMRA

Genelde, ilişki kurmakta zorlanan asosyal bir insanımdır. Bir organizasyon çevresinde yapılacak ve o organizasyonun çeşitli bölge temsilcilerinin katılacağı toplantı, seminer, eğlence gibi etkinliklerde; hemen en sosyal görünen insanı seçer ve yanına yanaşırım bu yüzden. O insanlarla tanıştıkça, ben de tanışır; o oynadıkça, ben de oynarım. Fakat hem yaz hem gece hem hava otuzsekiz derece ve ben şortluyum diye, akşam yemeğinde patronun çalışanlarına sarkmaya çalışan kayınçosu gibiydim. Herkes, erkekler dahil, bana bir küçük gülücük atıyor, sonra kendi eğlencesine dönüyordu. Ben de, patronun kulağına eğildim ve dedim ki: "Enişte, ablam duymasın, senin ki şirket değil, cast ajansı ha. Çakal seniii!" Tek başına da bir yere kadar içiliyor, zaten bu andan sonra hiç yalnız kalmadım. Patron katıla katıla güldü bu söylediklerimi duyduktan sonra. Oğlu, babasına; anası oğluna bakıp güldü. Ben de az önce bana yüz vermeyenlere küçük bir sırıtış attım. "Ohh ya başlarım elbisesine" deyip, önce ceketini sonra kravatını çıkardı patron. "Halay yok mu halay?" dedi. Anında üç ileri üç geri vites yapmaya başladım. En popüler bendim artık. Bir yanımda patron, bir yanımda kayınço vardı. Araya diğer çalışanlar girdi; kayınço halay sonu oldu. Hepsi bana daha yakın olmak istiyordu. Tamam bir kral vardı ama kralın sol taşşağı olmak bile çok prim yapıyordu. Asosyal bir insan, bir oyunda en iyi olabilirdi, her şeyi en çok bilebilirdi, düzenli ve düzensiz olarak çok fazla otuzbir çekebilirdi ve bunların hepsi normaldi. Asosyal bir insan eğer halay başı olduysa; işte bu çok büyük bir tehlikeydi, özellikle patron halaydan çıktıktan sonra: önce çocuk havuzuna sürüklediğim kitleyi, ardından turistlerin takıldığı diskoya soktum. Madonna çalıyordu ve biz hala üç ileri iki geri, iki ileri üç geri, kafamıza göre takılıyorduk. Ama mazotum bitmek üzereydi ve bir turistin elinden birasını kaptım. Artık lider ben olduğuma göre, iş arkadaşlarım da beni örnek almalıydı ve aynısını yaptılar. Fakat kayınço birasını vermek istemeyen bir Alman'a kafa atınca işler çığrından çıktı. Kayınço artık bu hareketin vurucu gücüydü, kadınlar ve çocuklar masum, bense barın üstüne çıkmış olan bitene bakıyordum. Tüm komutanların yaptığı gibi. Bacağımdan beni sarsan bir sol el, sağ tekinde iki bira tutuyordu ve bana "Sahile gidelim mi?" dedi. Ben zaten sahil çocuğuyum, bu yüzden içine kapanık bir sümsüğüm, şiir filan yazıyorum, arada rakı içip ağlıyorum, hayat beni zorunda bırakmasa, ne çalışırım ne çabalarım, işe girerken askerliğimi yaptım, ingilizce biliyorum dedim ama hiçbir 'sir'e 'yes' demişliğim yoktur, annemle birlikte yaşıyorum, hafta sonları babam ve yeni eşine gidiyorum, yaşım otuz olsa da içimde bir çocuk var, onlardan kopamıyorum, her şey o kadar belirsiz ki benim için ne yaşadığımı ben de bilmiyorum, ne yaşamak istediğimi de, gibi cümleler kurup  "off senin de kafanı siktim" dedikten sonra "oha ya, kusura bakma, gerçekten çok özür dilerim" dedim Semra'ya. Rakının üstüne bira beni hep böyle yapıyor, duygusallaşıyorum. Semra'yı da dudakta Angeline, kalçada Kardashian, yatakta Sharon Stone yapıyormuş. Ertesi sabah yine aptal bir sarışına dönüşeceği gerçeğini unuttum ve sabah baş ağrasından, mide bulantısından daha kötü, beni kanser edecek o cümleyle uyandım: "Enişten, senden hiç bahsetmemişti" Bir yerde duran şortuma, bir Semra'ya baktım. İlk defa resmi giyinmediğime pişman olmuştum. Ulan eniştem benden niye bahsetsin. Hadi bahsetti diyelim, hangi enişte kayınçocuna güzellemeler düzer, ki ben kayınço bile değilim. Ben, siz öğle yemeğinde kendi tabirimle 'oraya, buraya domalırken' yemekhanede aklından 'oh yine öğle yemeğini beleşe getirdim, akşam iki bira alır menejerlik oyunu oynarım' diye geçiren kişiyim. Ve üstelik artık sen bir Safiye Ayla bile değilsin. Olman da gerekmez. Çünkü benim bağlı olduğum bölgenin, 'kadında üç kilo taşşak var' denen yöneticisisin, beni her türlü sikersin. Nadir de olsa 'iyi" diye hatırladığım zamanlar, bunu yaptı zaten Semra. Üstüm olarak, üstüme çıktı, gitti geldi. Üstüme geldi Semra, sesimi çıkaramadım. Belki bu ilişki bana yardımcı olur, Semra enişteye bir rapor! da benim için verir ve hep hayalini kurduğum küçük bir tekneyi, ikinci el arabayı, oyunun yeni versiyonunu hiç olmadı iki birayı almama yardımcı olurdu. Ben elimden geleni yaptım: Yalın, Kıraç, Volkan Konak konserlerine, arkadaşlarla film izlemeye, yogaya ve en önemlisi alış-verişe gittim. Semra bunların hepsinden sıkıldığımın farkındaydı veya değildi. Ama onu ilk defa gerçek bir aşkla öptüğümü sandığı an, uzun bir hikayenin başlangıcı, Derya'nın kocasının beni ilk defa, benimse Derya'yı son defa görüşümdü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder