ne olursan ol gel, ama çok uzun kalma

mevlevi tekkesi değil canım burası

12 Mart 2015 Perşembe

"TarikAt 'Başlangıç'"

     Doğrusu otuz yaşıma geldiğimde, geleceğime dair kurduğum tüm hayaller, bugün yaşadıklarımdan çok farklıydı, geçmişte yaşananlar ve gelecekte yaşanacaklardan da. Bira içebiliyorsa mutlu olan bir adamken, arpanın orijinal haliyle karşılaştığımda bu kadar mutsuz olabileceğimi ve insanlık tarihinin ilk baş kaldırısını bir at olarak gerçekleştirebiliceğimi hiç düşünmemiştim. Üstelik son baş kaldırılardan birine şahit olacak bir coğrafyada İstanbul dolaylarında gerçekleştirmiştim bunu.

     Bakırköy'de orta sınıf bir ailenin tüm sevgisini verebilecekleri, verdikleri ve devamını getiremedikleri tek çocuğuydum ben. Eminim ki arkamdan çok ağlamışlardır. Yine de onların otuz yıl boyunca sevebilecekleri bir çocukları vardı. Şimdi düşünüyorum da, benim böyle bir şansım hiç olmadı, herkes ölürken bir şeyler eksik kalır, onlar için eksik kalan o kadar çok şeyi yaşadım ki, bugün hayranlıkla izledikleri filmlere bakıyorum ve kurulan tüm ütopyaların aslında insanlığın yakın veya uzak geçmişinde yaşadıkları olayların ve olguların ucuz birer kopyası olduğunu görüyorum. Ben öldüğümde eksik kalacak tek şeyse bir evlat olacak. Bakırköy'de ergenliğime geldiğimde babamın bana dediği gibi: "Bak oğlum buranın, başı kumarhane, ortası meyhane, sonu tımarhanedir. Aman bunlardan uzak dur" diyemeyeceğim bir evlat.

     Aslında tüm bu olacakların haberi bana on, on-bir yaşımdayken verilmişti fakat farkında değildim. O zamanlar ana-vatanımız yavrulayalı henüz yirmi-yirmi beş sene olmuştu ki, eğitimde kaliteyi devletin kurumları sağlamaktan uzak kaldığı için özel dershane açan ve anamızın ya da babamızın "Mesut çok zeki çocuk ama çalışmıyor" sözüne sonuna kadar destek verdikleri öğretmenlerimizin cepleri para görsün diye biz, haftanın beş günü hayatımızın sikildiği yetmiyormuş gibi kalan iki günde de ders almak zorunda kaldık. Tabi bu benim dengelerimi çok bozdu ve midemi de. Ağzımdan çıkanlardan nefret ettiğim kadar atılan gazlardan nefret etmemişimdir. Malum bir otuz yıl normal yaşadım, ondan sonrası çok uzun ve otuz yıldan çok daha eskisine dayanıyor. Dengem yine bozuk anlayacağınız. O güne dönersek, artık küçük bir çocuk olarak yaşadığım acı da diyemeyeceğim fakat baş etmekte zorlandığım böğürtüyle mücadelemde pes etmek üzereydim. Ve sadece şu çıktı ağzımdan: "Bugüne kadar sana inanmadığım için özür dilerim" Kandırdım enayiyi.

     Fakat Serhat'ın 'Gazi Koşusu'nu kazanma ısrarı ve bildiğimiz kadarıyla en az üç çocuğunun olması 2023'de tüm planlarımızı bozacaktı.