ne olursan ol gel, ama çok uzun kalma

mevlevi tekkesi değil canım burası

5 Mayıs 2014 Pazartesi

biraz saygı !

O kadar çok sevdim ki, eskiden
Yeniden sevemem.

Küçük stadında, az taraftara oynayan
Takım gibiyim.
Ya bir gün şampiyon olup,
Onlara sarılacağım.

Ya da bir gün başkaları şampiyon olacak...

Yine,
Onlara sarılacaklar.

Küme düşmezsek, sorun yok
Hala o kadar çok seviyorum.

Yine.


29 Nisan 2014 Salı

11 ay var 1 de mayıs

     Ben fena-feci-facia Trabzonsporluyum. Çok dert ediniyorum kendime. Haber okumam, spor sayfasında sadece Trabzonspor'a bakar, gazeteyi kapatırım. Yani tabi ki o hareket filmlik bi şey, siteyi kapatırım.

     Bi kaç yıl önce Mardin'in bi köyü katliam oldu, sonra Reyhanlı, sonra Roboski, sonra bir yaz boyunca kimilerimiz öldü, kimilerimiz kör oldu. Yine fiziken kaybettik, ruhumuz, ruhsuzların bunların hiç birisini umursamadığı yerde, hem de en çocuk ve en temiz haliyle ve ağzından çıkacak küfürlerin ve o küfürleri ederken karşısındakinin suratına çarpacak tükürüğün coşkusuyla hala "ben de vicdan var ulan" diyordu.

     Ülke şu hale gelmiş, haber okumuyorum ama çevremde iyi insanlar var demek ki, sosyal paylaşım sitelerinde iyi bir şeyler yapılsın diye tanımadıkları bilmedikleri yardıma muhtaç insanların sesi olmaya çalışıyorlar, ülkenin geldiği hal bu değil, bu insanlar zaten vardılar ve yine var olacak ve bu ülkede kim yardıma muhtaçsa ellerinden gelen neyse onu yapmaya çalışacaklar ama bu ülkede sürekli kaybolan kız çocukları için birileri seferber olma gereği hissediyorsa, onlara helal olsun, onlara diyecek bir lafım yok. Onlara değil türbanlı bacılarım diye anırıp ülkeyi bölen köpeğe, ona köpek dediğim için kusura bakmayın, ama ona lafım. Ben ki normal de ciddi bir köpek fobisi olan insanım. Ama onları sevebilmeyi çok isterim. Tek bir köpekten korkmuyorum, onu da sevmiyorum. İsmini verip reklamını
yapacak halim yok ama bir gün islam referanslı market zincirlerinden birinde iki kasiyerin konuşmasına denk geldim, başı kapalı iki insan, sekiz saat çalışıp beş dakika izin kullanıyorlardı.

     Erkek, kadını oynarsa ya da kadın, erkeği. En iyi erkek ya da kadın oyuncu ödülünün kime verileceği nasıl seçilir?

     Benim kardeşime annem sancılandığında mısır tarlasındaydı, bir gün kardeşimin çocuğu olursa gdo'lu mısır mı yesin lan!

     Ben fena-feci-facia Trabzonsporluyum, ama hak aramak için o kadarıyla kalamam. Hak dediğin güsul abdesti almaya benzemez. Bunu hak bilenin de hakkını hakka karşı savunmak bize düşer.

28 Nisan 2014 Pazartesi

Naber?

Bi "naber" desen, aşık olacağım.
Çünkü "merhaba" çok eskilerde kaldı.
Ama onu da desen, sonuç değişmez,
Kaybetmek için var gücümle çalışıyorum.
Senden naber?

27 Nisan 2014 Pazar

ÖZ HAKİKİ KARAKOL, SEÇKİN KORSANCILARDA...
Resim yazısı ekle

16 Mart 2014 Pazar

o (şiir)

yarın sabaha çıkmasam
 ne olur ?
diye düşündü çocuk.
 düşünebilmek,
en iyi yaptığı işlerden biriydi.

önce düşündü,
 sonra ne düşündüğünü, düşündü.

hep kaybetmek mi yazar, tabelamızda.
buradan yola çıktı, yine düşündü.

düşünce, düşününce özgürdü.
özgür ne güzel isim diye düşündü.

yarın sabah ihtimal yine beni sevmeyeceksin.
şiirdi, sevdi.
ihtimallerden hiç hoşlanmazdı.

yeni sevgililer buldu çocuk,
yine sevgilisi vardı kızın.

yeni olan hiçbir şey yoktu hayatta,
yeniden seviyordu insan.
 yine seviyordu.

yarın sabaha çıkmasam diyordu çocuk.
çıksa yeniyi, çıkmasa eskiyi seviyordu.
 ama çıkmak istemiyordu.

düşündü çocuk, sabahı düşündü.
kaybetmeyi ve kazanmayı düşündü.
tüm sevdiği kadınları düşündü.

yarın sabaha çıksam
 ne olur ?

yeni bir gün başlar, yine aşık olursun.
dedi, kendi kendine.
yeni bir günde, yine aşık oldu,
sabah ola hayrola.

tabela değişmedi.
ihtimal beni yine sevmedi dedi şair,
ve yeni şiirini yazdı :

2 Mart 2014 Pazar

Bir Yıldır Evli Olan Adam

     "Ben bunun için mi evlendim?" diye düşünüyorum, bütün gün evde otururken. Ben annemin evinde de bütün gün aynı şeyi yapıyordum, oturuyordum, candy crush oynuyordum, football manager oynuyordum, ayrıca orada maç izleyebiliyordum, üstelik yemekleri de annem yapıyordu.

     Diziler, en çok onlar canımı yakıyor, bu saçmalıkları her akşam izlemek. İlk altı ay yabancı dizilerin hepsini tüketmeseydik keşke. Şimdi karıcığımın aldığı ortak kararımız gereği tek tek bölümleri değil, bir bütün olarak sezonu izleyeceğimiz için onlara da bakamıyorum.

     Ayrıca karıcığımın aldığı birçok ortak kararımız daha var, fast-food kültüründen uzak durmak gibi mesela. Organik besleniyoruz, hangi pazarda en doğal ne satılıyor, karıcığıma iş yerinde çalışan (bu konuya sonra dönmek istiyorum) arkadaşları söylüyor, ben de bazen Üsküdar'a bazen Beylikdüzü'ne alışverişe gidiyorum. Çünkü karıcığımın dediği gibi, ben de hareket etmiş oluyorum. Üstelik metrobüs yaratıcılığımı arttırıyor. Örneğin üç yan sokaktaki ekonomik pazardan aldığım patatesi; Maya usülü tarım yöntemleri kullanarak üretilmiş olarak lanse ettikten sonra, Üsküdar'da oluşan uzun kuyruğu ve beklerken önümdeki teyzeden aldığım tavsiye üzerine Avcılar'a gidip, balta girmemiş ormanlardan toplanan dağ çileklerini pazarlık yapıp nasıl aldığımı anlatıyorum, cebimde kalan parayla da iddaa ya da altılı oynuyorum.

     Bir yıl sonunda çıkardığım en önemli derslerden birisi, mutlu bir evlilik için yalan söylemenin şart olduğu. Bu da beni ideal koca yapıyor, çünkü ben senaristim. Arkadaşım İbo, o da senarist ve üç yıldır evli, üç yılda tam yetmişbeşbinsekizyüzaltı kısa film öyküsü yazdı, hepsi de karıcığı ve evlilikleri içindi. Yetmişbeşbinsekizyüzaltısının tamamında ben başroldeydim.

SAHNE 1 EV/İÇ/GECE

   İbo ve karıcığı çekirdek çitleyip televizyon izlemektedir. Karıcığı aniden ayağa kalkar ve mutfağa gider.

Karıcığı: Ay mısırları unuttum.

İbo arkasından seslenir.

İbo: Aşkım zaten dombili gibi oldun, yeme şu yağlı şeyleri.

İbo telefonunu eline alır ve Erdal'a mesaj atar. Mesajda "arasana orospu çocuğu" yazmaktadır. Karıcığı elinde mısırlarla salona geri döner.

Karıcığı: Aaa reklam girmiş, noldu öpüştüler mi?

İbo diziye bakmamıştır, ne diyeceğini bilemez. Reklamı yapılan ütü masasını fark eder.

İbo: Sen bu masadan mı istiyodun bebeğim?

(NOT: Kural 2: ideal eşler, konuyu değiştirme konusunda başarılı olmak zorundadır.)

Karıcığı: Aaa evet aşkım ya.

Evin telefonu çalar. Karıcığı telefonu açar. Arayan Erdal'dır.

Karıcığı: Alo.

Erdal: Alo Erdal ben.

Karıcığı cevap vermez ve telefonu İbo'ya uzatır.

Karıcığı: Al metresin arıyo.

İbo telefonu alır.

İbo: Efendim kardeşim.

Erdal: Bilgisayar kilit oldu, montaj bitmiyo, acil şirkete gel ya da moruk tıkandım senaryo konusunda yardımın lazım ya da üçüncü dünya savaşı çıktı, tarafsız kalamayız ya da 0 rh- kan lazım seninki AB di mi ya da Sırrı var la şu kanalı aç ya da yatağa uzandım seni düşünüyorum, şu an üstünde ne var...

İbo: Tamam ben hemen geliyorum.

SAHNE 2 MEYHANE/İÇ/GECE

Erdal ve İbo ofiste bira içip, play station'da maç yapmaktadır. 

     SON

     Evlilik aynı zamanda hayatın sıradanlaşması demek. Hep aynı hikayeler yaşanır durur. Ben zaten asosyal bir kişiliktim, şimdi asosyal iki kişilik bir hayat yaşıyormuş gibi hissediyorum. Bir hafta sonra evlilik yıl dönümümüz var. Karıcığım böyle günlere önem veriyor, ben böyle günlere değil, karıcığıma önem veriyorum. Bu yüzden çatışıyoruz. Çatışmalarımızın en kesin kanıtı, mağdurumuzun arkadaşların doğum günü partisi fotoğraflarında hep pastaya tiksintiyle bakan adam pozundan anlaşılıyor. Bakın sayın yargıç nasıl uzak duruyor pastadan ve o insanlardan. Oraya zorla getirildiği çok belli. Baskı altında neşeli görünmeye çalışıyor ama yapamıyor zavallı. Size sesleniyorum, size ve sağduyunuza değerli jüri üyeleri, bu her halinden evde üç bira içip maç izleyecek, sigara külleriyle delinmiş koltuğunda mutlu mesut yaşayan adamın ne işi olur kuzen Kübra'nın doğum gününde?

     Gittim, kuzen Kübra, iş yerinden (iş yeri konusuna daha sonra değineceğim) Enis, üniversiteden Damla'nın kocası ve birçoklarına gittim. Hiçbirisinde de karıcığımdan gelen "sıkıldın mı?" sorusuna onun istemediği yanıtı vermedim. İdeal eş olmak isteyenler için Kural 3: Eğer size iki veya daha fazla yanıtı olan bir soru soruluyorsa, kalbinizden ya da aklınızdan geçen doğrular karıcığınızınkilerle örtüşüyorsa ancak ve ancak doğrudurlar. Peki en başa dönmek istiyorum: Ben bunun için mi evlendim ?

     Tüm bunları karıcığımla mantıklı ve sakin bir şekilde konuşmaya karar verdim. Evde yalnızken, kararları ben veririm! Çıktım, karıcığım için organik benim için ekonomik manava, oradan kasap, bir de tekel bayii. Eve geldim yemek filan tüm hazırlıkları tamamladım, masayı kurdum, karıcığım kapıyı açtı. "Süpriiizzz, bugün pizza yok" dedim. "Canım yaa iş yerinden kızlarla dışarda rakı balık yaparız diye konuştuk, sen yemek mi hazırladın?" dedi. Kural 4: İdeal bir eş krizleri fırsata çevirmelidir. "Öyle mi, (es) sorundeğilyabenbunlarıdolabakoyarımyarınyeriz. (tek nefeste söylendi)" Bir yandan iş yerinden kızlar için hazırladığım şakalar geçiyordu aklımdan: Bizim askerde bi çavuş vardı, hiç ayağa kalkmazdı, biz ona masa başı derdik, sizin işte böyle bi şey mi ya da solitaireciler yükselemez, mayın tarlası oynayanlar geleceğin yöneticileri olacak gibi. Kadınlar kendilerini güldüren Erdallardan hoşlanırlar. "Ama canım biz kız kıza çıkıcaz" dedi karıcığım. Gayri ihtiyari, "Ben bunun için mi evlendim?" dedim. Üzüldü, istersem gitmeyebileceğini söyledi. Ona bakıp gülümsedim. "Beni de İbo aradı zaten, çıkmam demiştim ama arar onunla buluşurum, yemeği de yarın yeriz, git biraz eğlen, iyi gelir canım" dedim. Karıcığım üstünü değişti ve çıktı. İbo'yu aradım. "İkea evimizin her şeyi" dedim. 

     Meyhanede planı anlattım. Çıktık ve Taksim'e gittik. Nereye oturalım diye bakınırken karıcığımın sesini duydum, "Aşkııım biz buradayız" İbo'ya bi göz kırptım. "Aşkııım, Erdaaallll" karıcığıma döndüm, "Canım siz de mi buradaydınız!" Neslihan, Demet, Elif, Ceylan. Ve kriz fırsata dönüştü. 

     Kural 5: Artık evli olduğunuzu unutmayın. Evinizin salonuna ortopedik bir çekyat alın ve karıcığınızın asla bilmeyeceği bir yere viski şişenizi saklayın. "Şu televizyonun sesini kıs" diye fırça gelene kadar telegole bakabilirsiniz.