ne olursan ol gel, ama çok uzun kalma
mevlevi tekkesi değil canım burası
18 Mayıs 2015 Pazartesi
Aslında Selma Beni Çok Sevmişti.
Bunu söylemekten çok hoşlanmıyorum ama Selma, bana, bildiğin aşık olmuştu. Normalde, benim kendi arkadaşlarıma 'Kızı nasıl tavladım' diye böbürlenerek anlatacağım hikayeyi Selma, yine benim arkadaşlarıma şöyle anlatırdı: "Biz şimdi bununla, aynı sitede oturuyoruz. Ben hep uzaktan görüyorum bunu, genelde kendi kafasına göre takılıyo filan. İşte çarşıya gidecekse, evlerinin önünden geçerken insanlara 'Bir şey lazım mı?' filan diye soruyo ama nerde içki içiliyosa bu orda. Babamla bile içiyo. Bi gece telefonumda yüklü bi program var, baktım ordan bi like geldi..." Arkadaşımın birisi bu kısımda hemen devreye girer ve sorar mutlaka: "Bi baktın Brad Pitt", adımı söylemezler bilerek, çünkü karşısında alacakları "Ahh nerdeee!" cevabı onlar için benimle taşşak geçmenin en güzel yoludur. Selma da, o yolun yolcusudur, tam olarak beklendiği gibi devam eder: "Ahh nerdeee! bi baktım bu. Dur dedim, bakayım ben de o'nu like edersem bi şey yazacak mı? Yazdı. Ne yazdı peki?". Yine Selma'nın lafı yarıda kesilir, "Memelerden bahsetmeyi sevmem ama çok güzel göğüslerin var" diye tahmin yürütür bir arkadaşım, bir öbürü, "Bugüne kadar haftada sadece iki saatimi benim için özel olan bir şeye, Trabzonspor maçlarına ayırdım. Bundan sonra senden sadece haftada iki saat uzak kalayım, geri kalan her anım özel olsun" diye devam ettirir. Selma, tam "Yok yok, az dinleyin" deyip lafa girecektir, bir başkası sözünü keser: "Yılda bir altılı oynarım, ilk ayakta yatarım, senle yatmam". Derin bir sessizlikten sonra hepimiz güleriz. Evet, bu ve diğerleri tam olarak benim verebileceğim cevaplardır. Ama, o gün öyle yapmadım. Ben de Selma'dan hoşlanmıştım. Bana da sorarsan, bahçesinde dolaşan bir yavru kediydi, öyle uyuşuk, öyle tatlı, öyle güzeldi ki, yanına gidip, selfie çektiresin gelirdi; bir de Adnan Hoca'nın kediciklerinden çok çok daha içtendi. Bir doğallığı vardı, yani bir insan olamamışlığı, içinde çok ilkel zamanlardan kalma bir kadın vardı, bir kadın olamamışlığı vardı Selma'nın. Babası aynı masalarda denk geldiğimiz zamanlarda o'ndan bahsederdi: "Beni kızım var mesela, kimileri erkek çocuk der durur. Niye?" İçimden 'Yarrak sevdası" diye geçirirdim. Sonra babası devam ederdi: "Selma, erkek gibi kız". Selma 'Kadın gibi kadın ulan' derdim içimden. O gün de, Selma'ya karşı olan bu hislerimi tam olarak tercüme edeceğini düşündüğüm için "Kadın gibi kadınları çok seviyorum" yazdım. Bu güldü tabii, güldüğüne adım gibi eminim, öyle 'bak ya, tam aptal' gibisinden değil, bildiğin hoşuna giderek güldü. Anlatmaya devam etti, Selma: "'Sen, tam bi serserisin' yazdım, bende buna. Yani söylediklerine verilecek en makul cevapta, buydu bence." Arkadaşlarım devamının kendi hayal güçlerininin bile sınırlarını zorlayacağını bildikleri için, "Ne yazdı sonra?" diye sordular. Selma, şöyle devam etti: "Ben bir tam, bir de öğrenci serseriyim" Hep birlikte güldük. Selma da cevabımı okuduğunda güldü, adım gibi eminim. Güldü ve bana şu cevabı yazdı: "Pekiii, seni diğerlerinden ayıran ne?" Cevabım hazırdı: "Ufuk çizgisi", Selma da hazır cevap olduğumu anlamış olmalı ki, önce şöyle bir mesaj: ":)", sonra da kendisinin bu cevaba hazır olmadığını belirten böyle bir mesaj gönderdi: "???" Sonra babası araya girdi, "Oğlum, sen bu bardakları mutfağa koy." dedi uzun bir es verdi, "Yarın filan hallederiz" diye geçiştirme çabalarına girdi. 'Sabah, bugünün işini yarına bırakma diyodun bana, şimdi gencim diye işi bana kitliyon, arada kızın olmasa senle çay bile içmem lan' diye geçirdim içimden. Bulaşığı yıkamaya başladım, arada aklıma geldi, aradığım cevap, buna yazdım: "Diğerlerinde gördüğün kadarı var. Ben de, çok değil ama azcık fazlası" Arkadaşım araya girdi, "İyi de oğlum, kadınların istediği şeyden bahsetmemişsin" dedi. Haklıydı, bahsetmemiştim ve dersimi almıştım. Selma'nın göğüsleri gerçekten çok güzeldi ve beni bırak, bundan bahseden arkadaşımla, sonra bacaklarının çok güzel olduğundan bahseden bir kadınla birlikte olmuştu. Yine de Selma, aslında beni çok sevmişti. Bunu, kafadan uydurmuyorum. Bir keresinde "Ayakların çok güzel" diyen sevgilisine devamında ne söyleyecek acaba diye uzun uzun bakmış, sevgilisi "Yanlış bi şey mi söyledim?" diye sorunca; aklına ben gelmişim ve 'Senin her ayağını tek geçerim' diyeceğimi bilerek gülümsedikten sonra sevgilisine şunu demiş: "Geç bu ayakları" ve ondan ayrılmış, ya da en azından ben böyle umuyorum, babasına, 'senin kız bu aralar boşta mı?' diye soracak halim yok ya!!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder