BİR 'İŞ BİTİRİCİ' OLARAK, BEN!
"Beni seviyor musun?" dedim, "Hayır" dedi, "O nasıl cevap lan, ben bu ülkenin diktatörü değilim, benimle nasıl konuştuğuna, sokakta nasıl yürüdüğüne ve kullandığın tuz miktarına dikkat et!" diye atarlandım.
Atarlanmak, benim gibi ilkokulda dersten kaçıp, ateri salonuna giden çocukların yaptıkları bu eyleme verilen isimdi, ya da en azından ben öyle olduğunu tahmin ediyordum. Çünkü kelimenin kökenine inemiyordum. At yani sonuçta, atın çiftesinden mi geliyor bilmiyorum.
Meryem, komşumun kızıydı, yani kendisi doğrudan komşum değildi. Anne ve babasıyla her gün aynı eve girip, çıkmasına rağmen komşumun kızıydı. Yaklaşık 20 yıldır aynı apartmanda yaşıyorduk ve ikimizde artık 30'lu yaşların ilk yıllarındaydık ve o hala benim komşumun kızıydı. Dikkatli okuyucuların gözünden kaçmamıştır, 35'e merdiven dayamıştık demeyi tercih etmedim. Çünkü 35 öyle merdiven dayanacak bir yer değildir. Manisa'dan aşağı kendini saldın mı, varacağın cennettir 35.
Konudan saptım. Genel olarak karşımda hoşlandığım bir kadın varsa, her zaman yaptığım gibi, konudan saptım. "Meryem" dedim, aynı minibüste denk geldiğimizde, "Sana birinci isminle hitap edebilmek ne hoş!", şaşkınlıkla bana baktı. "Bak dedim, her ne kadar saygı-sevgi çerçevesi içerisinde ilerleyen bir komşuluk ilişkimiz olsa da, minibüsteki Kumburgaz'a gidecek şu taş gibi yaratıktan daha çok seni arzuluyorum" Ben aklımdan bunları geçirirken Meryem, "E sen bana zaten hep birinci ismimle hitap ettin, ben senin adını üç yıl önce öğrendim ama şimdi yine unuttum" demez mi! Der.
Hemen whatsapp'ı açtım, bir gün önce bankadan kredi çekmek için gereken belgeleri mesaj atmıştım, bankacı canti çocuğa, şoförün yanına gittim ve şoförler odasına kayıtlı olduğumu ibraz eden faaliyet belgesini gösterdim, dedim ki "Kaptan, aynı yolun yolcusuyuz" Bir umut gözlerinin içine baktım, "Yalnız birader, bu bizim hat değil" dedi. "Uzatma lan bu kızdan aldığın parayı geri vereceksin!" diye atarlandım.
Dayak yedim, yani dayak derken, bi sağ çaktı bana, gerisine lüzum kalmadı zaten ama duraktaki arkadaşlara haber verince intikamımı alacaklarına emindim. Almadı orospu çocukları. Yine de bir sorunumuz vardı, bizim hat Meryem'in indiği minibüs durağından geçmiyordu. Üç ay boyunca belediyeye yazdığım dilekçeler olumsuz cevaplandı. Fakat son 20 yıldır ilk defa bir minibüste denk gelmiştik, 8110 gündür ben bu an'ı bekliyordum, ve gerçekleşti, bu bence bir mucizeydi ve hemen yarın evlensek diktatörün üç çocuk hedefine ulaşabilirdik, pes etmeyecektim.
Minibüste öğrenebildiğim kadarıyla artık öğretmen değil, müdür yardımcısıydı, fakat hala işe giderken ya da dönerken giydiği kıyafetler onu acayip seksi kılıyordu, yüzü pek gülmediği için yatakta kırbaç kullanabileceği tedirginliği vardı üzerimde, fakat bu ihtimali gözümde çok fazla canlandırmamaya çalışıyordum. O'nun öğrenebildiği kadarıyla iki alt katta pek fazla değişen bir şey yoktu, ben yine üzerimde bir şortla kahveye, bankaya, bakkala gider gibi iş görüşmesine gitmiş, geri dönüyordum. Yıllardır ben o'nun kıyafetlerine bakıp eve geldiği an'ı, o benim kıyafetlerimden sonra çevresindeki canti çocukları düşünüyordu. Bu döngüyü kırmalıydım.
Metrobüs kimilerine göre diktatörün halka sunduğu bir nimetti. Bence de öyle ama diktatötümüz yanlış anlamazsa bir sıkıntımdan bahsetmek istiyorum. Şöyle ki eskiden hoşlandığım kadın iş yerinden 18.30'da çıkarsa, 18.22'de hareket alan minibüse, 18.36'da binmiş olur, 18.52'de de iner ve ben peşine takılırdım. Fakat narin bir ipekli olan Meryem işten çıktığı saatlerde metrobüse binerse solar, sayın diktatör, tamam nüfus çok fazla, yapabileceğinizin en iyisi bu ama şimdi ben Meryem'le 3 çocuk yapsam, her Meryem ve Erdal üç çocuk daha yapsa, geçen gün kahvede böyle söyledim diye gözaltını aldırdınız, haddimi aştığım için çok özür dilerim fakat, sikime yetmez o metrobüs. Ayrıca Meryem'in geliş saatini bir türlü hesaplayamadım bu yüzden, çünkü karışık çamaşırın yanına giremeyecek ipeklim, boş metrobüs gelene kadar binmiyor, ne ara aşık olacağız da, çocuk yapacağız sayın diktatör?
Bu mektubum diktatöre ulaştıktan sonra, Meryem'de bana ulaştı, işine son verilmiş.