ALAKASIZ
ZAMANLAR, KADINLAR ve YALNIZLAR (PART - 1)
Ayrılıktan Üç Saat Öncesi:
Yanına gidiyordum, mantığımı dinlemeden,
fiziken gidiyordum. Çünkü aklımdan geçen "seni duymuyorum ki"
diyerek, İstanbul'dan yola çıkıp Trabzon'a kadar koşmak, oralı olduğum için
akrabalarımı arayacağı ihtimalinden kaynaklı, soluklandıktan sonra, Gürcü kapısına
varıp, kimlikle geçebildiğimiz için Batum'a varmaktı. Lakin kimliğimi evde, hem
de onun evinde unutmuştum. Bencilliğim kendi evimdeydi hala, yalnızlığım
bakkaldaki bakiyede, ödenmemiş bir borç gibi beni bekliyordu. Ayrılmak
istemiyordum amk! Aklımdan saçma sapan düşünceler geçiyordu. Yanına gidiyordum,
ayaklarım baş olmuş, beni izleyiciyi merakta bırakmak isteyen Türk senaristleri
gibi kötü sona sürüklüyordu. Oysa ki dizi yayından kaldırılacak gibiydi...
Ayrılıktan Üç Saat Öncesi
(2):
Eskimiş kanepemin, süngerleri çökmüş
tarafına doğru zıplayarak yatma alışkanlığımdan vazgeçmediğim için, sağ omzumun
sızısı dinmiyordu. Bu yüzden birayı iki elimle kavradıktan sonra yavaşça ağzıma
götürüyordum. Ağrının etkisinden olacak, Asiye'nin gece yarısı gönderdiği
mesajları tekrardan okumak için telefonu elime aldım. Türkçe edebiyat
kitaplarına "Asiye Destanı" konu başlığıyla girmesi gereken satırları
okumak, omzumun acısını arttırdığı için vazgeçtim. Onun yerine, her cumartesi
öğleninde yaptığım gibi, doğruca buzdolabına yöneldim, bira ve kaşar peyniri.
Yarım Saat Önce:
Aynının tekrarı Arabesk olarak tanımlanır.
Öyle olmasını istediğimden ya da öyle olsa rahatsız olacağımdan kaynaklı değil
fakat tekrar tekrar aynı durumu yaşamak sıkıntı verdiğinden ve ironi yapmayı
sevdiğimden ben kendi halimize AraBest diyordum. Çünkü evdeysem ve izinliysem,
yapmaktan keyif aldığım şeyleri yapmaktan alıkonulmaktan hoşlanmıyordum. Fakat
her seferinde ben ilk düdükten 30 dakika önce yeşil bir salata hazırlamaya
başladığımda yanıma geliyor ve o an kafamın hiç meşgul olmak istemeyeceği bir
hikayeden bana bahsediyordu: Ablasının kocasıyla olan ilişkisinden yeğenlerinin
nasıl etkileneceği önemli bir konuydu, duyarsız gibi görünmek istemem ama ben
ısınma hareketleri yaptığım için çıktığım müsabakadan önce kafamın dağılmasını,
motivasyonumu kaybetmeyi istemiyordum sadece. Ama her seferinde aynı şeyi
yapıyordu. Yanıma geliyor ve iş yerinden bilmem kimi arasam mı diye, sence bunu
giysem çok mu abartı olur diye, bunu giysem çok mu sönük kalırım diye, iş
yerinden bilmem kim aradı diye, o an hiç dinlemek istemeyeceğim konulardan bana
bahsediyordu. Yarım saat sonra Trabzonspor maçı başlıyor ve ben tüm
söylediklerinden uzaklaşıyordum, kendisi de bunu biliyordu. Yine de maç
bittiğinde kaybettiysek mutsuz gibi görünmeye çalıyor, kazandıysak gerçekten
mutlu oluyordu. Artık kendimi vererek kendisini dinleyeceğimi biliyordu. Bir de
şu var, zaten çok seviyordum ama kazandıktan sonra daha da çok
seviyordum.
Yarım Saat Önce (2):
Kaşar peyniri, o kadar sertleşmiş, o kadar
bayatlamıştı ki, kelimenin yan manasıyla, gerçek bir kaşar olmuştu. Ağzımın
içindeki son dilimi de zorla çiğneyip, yuttuktan sonra, on dört senedir
yaptığım gibi koşarak berbere gittim. Neden koşarak? Çünkü berber Saim ile
aramızdaki ilişkinin monotonlaştığını düşünerek, yeni heyecanlar aramaya
başladık. Kafamdaki hepi topu iki saç teliyle beraber, evden berbere gitme
sürem, yıllar içinde geliştirdiğimiz rekor, toplam üç dakika kırk iki saniye.
Kafamdaki terleri silerken, anladım ki yeni rekor için bir süre daha
beklemeliydik. Masadaki spor gazetesini sinirle elime alıp, çabuk ol, dedim.
Yengen bekliyor.
Ayrılıktan Yedi YA DA Sekiz
Ay Sonrası:
Moda Sahil'inde yeni sevgilimle
birlikteydik. Ben bir ağaca yaslanmış, bacaklarımı iki yana açmış, sevgilim
bağdaş kurmuş sırtını bana yaslamış bir halde oturuyor, şarap ve sigara
içiyorduk. "Leş gibi sigara kokuyorsun!" derdi bana eski sevgilim.
İlişkimiz başladıktan sonra evine gidince sigara içmeyi bırakmış, yanımda yedek
t-shirt taşımaya başlamıştım, kokudan rahatsız olmasın diye. Oysa ki yeni
sevgilim bana hiç böyle şeyler söylemiyordu, hala sigara içmeme rağmen... Ki o
da içiyordu, fakat ben onu her öptüğümden leş gibi sigara kokusundan ziyade,
türlü güzel çiçeklerin içinde eritildiği eşi benzeri bulunmaz bir parfüm kokusu
alıyordum. Bence eski sevgilim muhafazakardı, o yüzden bu kadar nefret doluydu,
yeni sevgilim sigarasından bir duman alıp, öpüşürken ciğerlerimi onunla
doldurduğu an bizi gördüğünde.
Ayrıldıktan Yedi YA DA Sekiz
Ay Sonrası (2):
Moda Sahil'indeyim. Ektirdiğim saçların
özgürce dans etmesi için Halk Partili belediyelerin bahçelerinde geziyorum.
İşin gerçeği, aylardır Asiye'nin peşindeyim. Daha doğrusu, Asiyye'nin
peşindeyim. Meğer benden ayrılabilirse, ismine bir "y" harfi daha ekleyecekmiş.
Tabii, ben bunları yüz kırk karakterlik yazılarda okudum. Okumadığım destansı
mektuplardan sonra açıklayıcı olur diye incelikli düşünmüş eski sevgilim.
45 Dakika Sonra:
"İhtimallerden hoşlanmam ama bu
tesadüf benim düşündüğüm ihtimale yol açacaksa neden olmasın!" Ne
düşündüğümü merak etti. Tesadüfen denk gelmiş, ortak bir arkadaşın masasında
oturmuş iki insandan ibarettik. Arkadaş lavaboya gittiğinden sadece bunu
söyleyebilmiştim. Sorusuna bir cevap vermem gerekiyordu. "Yani bir gün
güzel bir yemek yersin de, Ortakla'da çöp şiş gibi, bir daha başka yerde canın
çekmez ya, seni gördüğüm ilk andan beri, bu güzelliğe ortak olacak karşıma
çıkarsa şişlerim!" diye içimden geçiyor. "Aslında böyle erkek egemen
söylemlerden hoşlanmam..." derken lafımı kesti ve beni öptü.
45 Dakika Sonra (2):
"Ayrıca doğum günümde Kadir'le
yattım" dedi. Kadir, alt komşum, sadece tavşan gibi seviştiğini biliyorum.
Meğer, Asiyye daha fazlasını da öğrenmiş. "Ayrıca" diye neden
belirttin, Kadir'in, beni aldattığın diğer adamlardan farkı ne? Çorap söküğü
gibi erimekteydim taburenin ayaklarına doğru. Kadir, Nazmi, Turgut... Sence
neden, diyerek ellerini bir ölçüyü göstermek için havaya kaldırdı. Tamam, tamam
dedim, ölçüyü kaçırmak istediğimi anlasın diye. Kadir'in ki uzun yani, bütün
mesele bu mu?
Ayrılık İçin Buluştuktan 3
Dakika Sonra:
Menüye kısa bir an, sonra bana uzun uzun
baktı. Gözlerini gözlerimden ayırmadı, gözlerimin derinlerine baktı. Yıllardır
kızım diye sevdiği arabasına son kez bakan bir insan gibi baktı. "Ne
istiyorsun?" diye sordu. "Sigara!" dedim.
Ayrılık İçin Buluştuktan 3
Dakika Sonra (2):
"Bende bir değişiklik var, fark
etmedin mi?" diye sorduğum renkli soruya, hayır diyerek ters cevap
vermesinden anlamıştım, o gün farklı olduğunu. "aşkım sen kelsin, ne fark
olabilir allah aşkına" diyerek onun taklidini yaptığım sahne şovu da
durumu kurtarmayınca, araya girmek zorunda kaldım, aşkım senin neyin var?