sabah uyandım,
"sesime ses vermeyen dağı sikerim."
anam bırakmadı, bıraksa yüzüne gülerdim, bırakmadı zeytinsiz. pencerenin kenarına yerleştirdiğim bira şişelerini sabaha karşı boş ve gece yarısına doğru dolu olarak stok ettiğimi anlamadı. kahvaltı gece beşte uyumuş bir insan için çok elzem değildi. ama anam bırakmadı.
ben de pek moron bir işssiz olarak evden ayrıldım, üç zeytin ve yarım su bardağı çayla. bıraksa belki biraz daha uykuyla dün akşam yedikleri sarmalardan kalanları da ben yerdim. çıktım evden.
her zaman ki dürzülüğümle internet kafeye girdim.
"hangi masa boş lan" dememe kalmadı, bir kapı gıcırtısına:
"dürzü abi masa 10 boş" dedi çocuk.
dedim ya, sesime ses vermeyeni her türlü sikerim, sonuçta kapı gibi adamım da.
hoop baktım feysbukta bi manita. arkadaşımın arkadaşı mıymış neymiş? ben de çıkarttım bağlamayı, az çok yaman çocuğuz, biliriz hatun bağlamayı. "sen de telli turnam, ben diyim öttü zurnam"
dedi ki "dürzü sen ne iş yaparsın?"
o kadar muhabbet, o kadar kafa siktin be ablacım, bu mudur nihayet? neyse o kırtasiye de çalışıyomuş, asgari maaş-sigorta yok-ana/babayla yaşıyor-elletmek yok-oy farfara farfara...
"hacı kontorüm bitiyo" dedim,
yemedi.
"anam yufka istedi" dedim,
yemedi.
"halı sahada maç yapcaz" dedim,
harbici hatunmuş, bilirmiş bi erkeğin tutkularını, yedi.
"afiyetbalşekerbratpittgeorgeclooney" olsun ablacıma.
dürzü internet kafenin kapısında kahve kültüründen gelen bir insan olarak, hemen ayrılmanın doğru olmayacağında inandığı ve bu durumdan gayet hoşnut olduğu için biraz zaman geçirdi, uzaktan babasının geldiğini görünce, yanda ki pasajdan içeri girdi ve her zaman gördüğü, tiksinme-tıksırma-kusma-baş dönmesi etkisini kendisinde kesinlikle yaratmayan ganyan bayiine yöneldi.
ama dürzü için ganyan bayii; internet kullanmayı bilmeyen, hayatında bir kere olsun sinemaya gitmemiş, örnekse bir recep ivedik izlemeyecek kadar cahil insanların buluşma noktasıydı ve orayı pas geçti. pasajın diğer girişinden çıktığında, dürzü asla şunu düşünmedi: "her girişin bir çıkışı vardır"
akşam üstü oldu,
"akşam üstü ne lan, mal mısın, akşam altı olur olum o"
şimdi bizim dayı oğlunun bi kahvesi var, bi içtin mi, tamam hacı bi daha bırakamazsın. şekerlisi-ortası-sadesi/ayyaşı-kumarbazı-polisi... "dayı oğlu, işin varsa ben dört olurum" dayı oğlu bırakmadı, ayı oğlu ayı ezdirdi parayı. neymiş yarrağımı pişti de yenmeden çanağa oturamazmışım. çay ver-elma çek-oralet, bu mudur lan bana yakışan muamele, bu mudur?
"hayaaatt, beni neden yoruyosun?" hayyyt serdar baba.
dayı oğlu bırakmadı, "nırak" dedim, "nırakmam" dedi, bön bön yüzüne bakınca - jön jön anlamış gibi yaptı - jan jan lı girdim meyhanye, otuz liram var ulan yevmiyesizler diye baktım.
iki duble rakı yanına peynir eşittir yirmiikilira.
"ne bahşişi lan, sen kaveye gelince bahşiş mi veriyon pezevenk"
hesabı mı iyi yaptım, aman efendim dürzü bey gelmişler-mekanımızı şereflendirmişler-kaç zamandır uğramaz olmuştunuz/merakta idik efendim-hangi masayı arzu edersiniz?
"her zaman ki yerimde oturacağım."
babamın arkadaşları burda olduğumu görmesin de ne olursa olsun, çünkü onlar her akşam burda sevgili okuyucu, gayet normal onların burda olmaları, ama ben olamam, neden? çünkü ahmet ve abisi gibi okumadım. çünkü ahmet ve abisi benim birinci dublem biterken birer büyük rakı içip horon tepseler onlara müstahak ama ben cep telefonumdan kulaklu aynı şarkıyı dinlesem serseri oluyorum.
"iyi de oluyorum hacı ya, sikerim ahmeti de abisini de."
"dürzü kapatıyoruz lan"
"aç-aç-aç" diye bağırasım gelmedi, dedim ki eve doğru yollan, iki atımlık benzin alacak paran da var.
anam yine bekliyor, sarıldım öptüm, kavede oyun uzun sürdü onları bekledim dedim, beklerken de bi bira içtim.
"oğlum içme pis şeyi" dedi.
anacım ekmek parası edebiyatıyla, eğer okumaya devam etseydim türkçe hocası olurdum.
birayı açtım, kapağı sokağa doğru fırlattım.
birayı açtım, kapağı sokağa doğru fırlattım.
ikinci biram biterken aklıma bir fikir geldi, neden bir dürzüden kahraman olmasın, sokarım ahmete de, abisine de. tam yazmaya başlayacaktım, babam af edersiniz tuvalete kalktı, "yat oğlum artık" dedi, anam bırakmadı.
imza: dürzü