yani böyle unutmak istiyor da unutamıyor insan gibi değil. unutmak istiyor da unutamıyor insan gidisinin gidisini. unutmak istemiyor da değil fakat unutamıyor. hatırlamak? belki hatırlamak istemiyor, unutmak değil. belki unuttuklarını hatırlamak istemiyor. unutuyor belki, sonra hatırlıyor. sonra unutmak istiyor da unutuyor insan gibi, ama hatırlıyor.
susuyor mesela, yok kendi kendine konuşuyor. konuştukca paylaşıyor, paylaştıkça azalmıyor acısı. acı bazen konuşunca azalıyor, bazen de azıyor. insan susuyor, aslında konuşsa karşısındaki de konuşuyor. duymak istediğim cümleler? duymak istemediklerimi de söylemiyor. ki bunu da söyledi aslında, şimdi susuyor. burdan ne anlam çıkarmalıyım? beni seviyor mu? sustu, susmak onaylamaktır, peki sevmiyor musun? yine sustu.
içmek lazım unutmak için, yani böyle unutmak istiyor insan.
ben neden bu kadar çok içiyorum?
aklımda tek bir şey kalıyor. içiyorum, işim gücüm yerle bir. sallanıp yamulmak ya da yıkılmak umrumda değil. aklımda bir tek unutmak istediğim, unutmak istiyorum, susuyor.
susma, sustukça, sıra bana koyuyor.
aklımda gecenin bir vakti, çünkü hava kararmadan içmeye başlamamak gibi pek uyamadığım bir kuralım var, ama gündüzde içmeye başlasam yine gecenin o ne ara geleceği ve beni çıldırtacağı belli olmayan vakti, işte hep o aklımda ve hep beni korkutuyor.
acaba diyorum bazen, o da unutmadı ama hatırlamak işine mi gelmiyor? ki galiba öyle.
benim vazgeçemediğimse onu saran güzelliği, sanki sadece sağ omzunda melek var gibi. sanki nur düşmüş yüzüne.
san ki sanrılarım mutluluk verircesine.
ne sanıyor o kendini yahu? demek çok isterdim.
acaba bir unutmanın öğleninde, akşam olunca ha siktir unuttum lan demeyeceğimi bilsem ve bütün gece onu düşünmesem ne iyi mi olurdu? ama sabah kalkınca iki gün geçti konuşmadık.
sahi iki gün önce ne konuşmuştuk: ben çok içmiştim -hadi ya- o çok uykusuzdu. ne konuşmuştuk? ilk aşklarımızdan filan bahsetmiştik. onca yıl geçti unutamamışız. sonuncusunu unutmak mı? saçma.
saçmaladığımın farkındayım ama sevgilim olmasanda benimle evlenir misin, demek geçiyor içimden. içimden geçenleri ona ne zaman söylesem aynı cevabı alıyorum: deli ya ve msn de konuşuyor olsaydık daha kolay anlayabilesiniz diye gösteriyorum: deli ya :)
sonra gün geçiyor, bir titreşim ulan o mu acaba dedirtiyor, işte o olduğunu gördüğüm an. anlatamam.
sonra yine konuşuyoruz.
ertesi akşam sarhoş olmak istiyorum. yoksa titrerim konuşamam. unutmak istiyorum ya da benimle evlensin :) msn de kendime böyle güldüm.
birinci gün eyvallah da konuşmadığımız her ikinci gün kafayı yemekle meşgulüm. üçüncü gün o beni aramazsa ben onu ararım. ama şimdiye kadar bir dört olmadı.
ve şunu fark etmek çok acayip, bu yazıyı yazarken üçüncü güne doğru yol almaktayım ama yazının başındaki ikinci günden gelme sıkıntı, yazının sonunda onu düşündükçe üçüncü günün umuduna bırakıyor kendini.
unutmak istiyorum ama, istemekle olmuyor ki.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder