ne olursan ol gel, ama çok uzun kalma

mevlevi tekkesi değil canım burası

9 Eylül 2010 Perşembe

can sıkıntısı

öyle denize yüz metre ilanıyla geçiştirdiğimiz kiralık hayatlar, o yüz metreci insanları beton duvarlar arasına hapsetmekle ve televizyona bakıpta tatil yörelerine iç çekmekle geçti. balkonlar aynalı camların arkasından seyredilen sokaklar, sokak gazeteciliği diyebileceğimiz, bir nevi merakla doldu taştı. istanbul, daha dün çocuktu, çiçekli bahçelerinde koşan dört nala atlar ve kardeş katili hükümdarlar geçti. ergenlik hali izmir ve ankara ve diyarbakır ve yurdumun en doğusundan en batısına ve en kuzeyinden en güneyine, akraba kürt ve türklerin genç yaşta evlendirilen anne ve babalarının özürlü çocuklarını bıraktı. cami sinagog kilise yanyanaydı, hoşgörüydü, hepsi ilahi dindi ve hepsi doğruyu kendisi söylemekteydi. ama fetvayı şeyhülislam vermekte, şeyhülislama da maaşını kardeş katilleri ödemekteydi. darbeciler, darbe vuracakları başbakandan, maaş almakta, başbakan darbe yaparsanız maaşınızı ödemem ha diyememekteydi. medyamız çok kutuplu ama kutup başları pas tutmuş çalıştırmak için biraz itikleyivermek gerekmekteydi. çünkü bu bir gelenekti, gaz pedalının hidroliğindeki sorun nedeniyle biz demokrasiyide frene bastıktan sonra tekrar çalıştırmak için iteklemek zorunda kalıyorduk. ama demokrasimizin insanı iteklemesine vatan hainliği komünistlik bölücülük gibi yaftalar yaftalıyorduk. üç tarafı denizlerle, kalan güç tarafıysa düşmanlarla dolu ülkemizde, savaşın olmadığı deniz kenarı yerlerin kirası daha çoktu, mesela istanbulda izmirde deniz kenarı yerler daha pahalıydı, hatta ankarada bile deniz kenarı olsa paha biçilmez ama deniz kenarı olmasada pahası çok biçilmiş yerler vardı. mesela mecliste bir konut sahibi oldun mu, torununun torununun sırtı yere gelmezdi. tabi ki çırpmada üç puan alacaklarda oldu, onlar da bu ülkede kitap oldular, film oldular, can oldular, onlar gibi kimse sevilmedi ama kardeş katili değillerdi. bir de bizim en önemli sorunumuz, kardeş kanı dökenlere kin gütmektir, bu yüzden fatihimiz tek, fethedenimiz canımız ciğerimizdir. sahile yüz metre var, ama ben ev sahibiyim, kardeşimle bira içiyoruz, eğer beni de yüzyıllar boyunca anacaksanız onu öldüreyim, bunu yapabilir miyim? evet. şaka leyn, hayır. kardeş katillerini kahraman yapanlar bu ülkeye getirse getirse teokrasi getirir. adına da demokrasi derler. size de hayırlı bayramlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder